Uluslararası bir arkeolog ekibi, kısa süre önce Fas’ın kuzeybatı kıyısındaki Larache kenti yakınlarında 90 bin yıl öncesine tarihlenen insan ayak izlerini keşfetti. Kuzey Afrika’daki Jebel Irhoud adlı dağlık bölgede de fosilleşmiş insan kalıntıları bulundu.
Araştırmacılar, yaklaşık 2 bin 800 metrekare büyüklüğündeki bir sahil alanı boyunca toplam 85 parmak izi saydı. Ekip, izlerin şekli, boyutu ve konumuna dayanarak, bunların Homo sapiens’lere ait olduğu sonucuna vardı.
Grup, ayak izlerinin küçük bir çocuk, daha büyük bir çocuk, bir ergen, orta boy bir yetişkin ve son derece uzun boylu bir yetişkin olmak üzere en az beş bireye ait olduğunu bildirdi. Son bireyin 189 santimetre boyunda bir erkek olduğu düşünülmekte ki bu da tarih öncesi bir insan için son derece uzun bir boy ölçüsü.
YENİ BİR TEKNOLOJİ KULLANILDI
İzleri tarihlendirmek için araştırmacılar, optik olarak uyarılmış lüminesans kullandılar.
Bu son teknolojik teknik, bir kum tanesinin ne kadar süre önce güneş ışığına maruz kaldığını ve böylece söz konusu tortu parçasının ne kadar süredir gömülü olduğunu gösteriyor. Bu teknik, ayak izlerinin yaklaşık 90 bin 300 yıl önce bırakıldığını ortaya koydu. Tarihlerde yaklaşık 7 bin 600 yıllık bir hata payı olduğu bildirildi.
Arkeolog ekibi, yaptıkları açıklamada, “Larache’deki ayak izleri önemli bir keşfi temsil ediyor. Gerçekten de Kuzey Afrika‘daki başka hiçbir alanda Pleistosen ya da Pliyosen dönemine ait ayak izlerine rastlanmamıştır. Bu nedenle bunlar, bu bölgedeki en eski insan ayak izleridir ve dünya çapında Homo sapiens’e atfedilen en eski ayak izleri arasına girmiştir” ifadelerine yer verdi.
ARAP YARIMADASI’NDAKİ İZLER
Araştırmacılar, sadece iki bölgede daha eski Homo sapiens ayak izlerine rastlandığını belirtiyor: Bunlardan ilki Arap Yarımadası‘nda ve yaklaşık 120 bin yıl öncesine tarihleniyor. Diğeri ise Güney Afrika‘da ve tam 153 bin yıl öncesine tarihleniyor.
Uzmanlara göre, 2000 yılından önce, 50 bin yıldan daha eski antik insan ayak izlerini bulabileceğiniz sadece bir avuç alan vardı ve bunların tamamı Doğu ve Güney Afrika‘daydı. Ancak, son yirmi yılda yapılan kazılar, bu zamandan daha eski birçok ayak izini ortaya çıkardı.
İnsan varlığının nispeten yeni olduğu Kuzey Amerika‘da bile, arkeologlar yakın zamanda New Mexico‘da 23 bin yıl öncesine tarihlenen insan ayak izlerini ortaya çıkardılar.
TARİHTE KEŞFEDİLMİŞ EN ESKİ AYAK İZLERİ
İnsanlık tarihini aydınlatan en eski insan ayak izlerinin bulunduğu yerler ve yaşları konusunda birkaç önemli keşif bulunmaktadır. Bu keşifler, Homo sapiens öncesi türlere ait olmakla birlikte, insanın evrimsel geçmişi ve yayılımı hakkında değerli bilgiler sunar.
İşte, onlar arasında en eskilerinin yaşları ve bulunduğu konumlar:
Laetoli, Tanzanya: 1976 ve 1978 yıllarında Mary Leakey ve ekibi tarafından bulunan fosilleşmiş ayak izleri, yaklaşık 3.6 milyon yıl öncesine tarihlenmektedir. Bu izler, Australopithecus afarensis‘e ait olduğu düşünülen iki veya üç birey tarafından bırakılmıştır. Laetoli izleri, insanın iki ayak üzerinde yürüyen ilk atalarına dair kesin kanıtlardan bazılarını sunar.
Happisburgh, İngiltere: 2013 yılında keşfedilen ve yaklaşık 800 bin ila 1 milyon yıl öncesine tarihlenen bu ayak izleri, şu ana kadar Avrupa’da bulunan en eski insan ayak izleridir. Bu izler, erken insan türlerinin Avrupa’ya nasıl ve ne zaman yayıldığına dair önemli ipuçları sunar.
Koobi Fora, Kenya: Yaklaşık 1.5 milyon yıl öncesine tarihlenen ve Homo erectus veya Homo ergaster‘e ait olduğu düşünülen ayak izleri bulunmuştur. Bu izler, insanın atalarının sosyal davranışları ve lokomosyon biçimleri hakkında bilgi sağlar.
İleret, Kenya: Yaklaşık 1.5 milyon yıl önceye tarihlenen bu ayak izleri de Homo erectus‘a ait olup, erken insanların yürüyüş biçimleri ve sosyal yapıları hakkında değerli bilgiler sunar.
Bu buluntular, insanın atalarının yürüyüş biçimlerini, sosyal yapılarını ve yayılımını anlamamıza yardımcı olurken, aynı zamanda erken insanların yaşadıkları dönemlerin iklim ve çevre koşulları hakkında da bilgi sağlar. Ancak, bu alandaki araştırmalar devam etmekte ve yeni bulgular, insan evrimi hakkındaki mevcut anlayışımızı sürekli olarak güncellemektedir.